(481 ürün mevcut)
Dermal dolgular, cildi dolgunlaştıran enjekte edilebilir tedavilerdir. Birçok türü vardır ve her biri farklı çalışır. İşte dermal yüz dolgularının ana türleri.
Hyaluronik Asit Dolguları
Bu dolgu, vücudun ürettiği hyaluronik asit içerir. Ciltte su çekerek dolgun ve pürüzsüz kalmasını sağlar. Juvederm ve Restylane gibi örnekleri bulunmaktadır. Doğal bir görünüm ve his sağlarlar. Zamanla vücut tarafından emilirler. Tedavi her 6 ile 12 ayda bir tekrarlanmalıdır. İnce çizgiler, kırışıklıklar ve dudak veya yanaklar gibi alanlara hacim eklemek için iyi çalışır.
Kalsiyum Hidroksiapatit Dolguları
Bu dolgu, bir jel içinde kalsiyum mikrosferleri içerir. Mikrosferler, kemiklerdeki minerallere benzerdir. En popüler markası Radiesse'dir. Derin kırışıklıklar ve yüz konturunu şekillendirme için iyi çalışır. Sonuçlar yaklaşık bir yıl sürer. Jel hacim sağlar ve dolgu içindeki kalsiyum ile vücut kolajen üretimini tetikler.
Poli-L-laktik Asit Dolguları
En popüler markası Sculptra'dır. Vücudun kolajen üretmesini sağlayan bir madde içerir. Sculptra, büyük hacim kaybı olan alanların tedavisinde iyidir. Ancak hemen sonuç vermez. Sonuçlar, birkaç tedaviden sonra birkaç hafta içinde geliştirir. Sonuçlar iki yıla kadar sürebilir.
Polietilen Glikol Dolguları
Bu dolgu, cildin sıkı ve esnek kalmasını sağlayan bir bileşen içerir. Ticari ismi Bellafill'dir. Kırışıklıkları ve akne izlerini doldurur. Bellafill, kalıcı bir sonuç sağlar. Sonuçlar beş yıla kadar sürebilir.
Yağ Grafiği Dolguları
Bu dolgu, vücudun diğer bölgelerinden alınan yağı kullanır. Yağ işlenir ve doldurulması gereken alanlara enjekte edilir. Çok doğal bir görünüm sunabilir. Ancak cerrahi bir prosedür gerektirir. Sonuçlar birkaç yıl sürebilir. Bu dolgu "yağ transferi" veya "yağ enjeksiyonu" olarak da adlandırılır.
Dermal dolgu seçerken, alıcıların ürünün kullanım amacını, kullanılan materyali ve sağlanan miktarı dikkate alması gerekir. Farklı dolgu türleri arasındaki farklılıkları anlamak, işletme alıcılarının en uygun ürünü seçmesine yardımcı olabilir.
Kullanım Amacı
Her dermal dolgu, belirli cilt sorunlarına yönelik olarak tasarlanmıştır. Bazı dolgular daha kalın ve jel benzeri iken, diğerleri daha hafif olup belirli uygulamalar için daha uygun hale gelir. Alıcılar, çeşitli cilt sorunlarını ele almak için farklı dolgu türleri satın almayı düşünmelidir.
Restylane Lyft ve Juvederm Voluma gibi dolgular, yanaklar gibi yüz alanlarına hacim eklemek için en iyisidir. Kalın bir kıvama sahiptirler ve cildi kaldırma ve destekleme imkanı sunar. Diğer yandan, Restylane Silk ve Belotero Balance gibi ürünler daha incedir. İnce çizgiler ve dudaklar ile ağız çevresindeki kırışıklıkları doldurmak için en uygundur.
Kullanılan Malzeme
Dolgular farklı materyaller kullanılarak yapılır. Alıcılar, her malzemenin artılarını ve eksilerini anlamalıdır. Hyaluronik asit dolguları doğal sonuçlar sağlar ve geri dönüşümlüdür. Bu nedenle popüler bir tercih olmaktadır. Ancak, kalıcı değildirler, bu yüzden sonuçları korumak için tekrarlanan tedavilere ihtiyaç vardır.
Kolajen dolguları geçici sonuçlar sunar ve daha az yaygın olarak kullanılır. Bu, vücudun kolajen üretmesinin uzun sürmesindendir. Bazı durumlarda ise, vücut dolguya ihtiyaç duymadan kolajen üretebilir.
Kalsiyum hidroksiapatit dolguları, Radiesse gibi, uzun süreli sonuçlar sunar. Biyouyumlu olup kolajen üretimini teşvik ederler.
PDO ve PMMA dolguları, yarı kalıcıdan kalıcıya kadar sonuçlar sunar.
Miktar
Dolgular, kliniklerin ve hastanelerin ihtiyaçlarına bağlı olarak farklı miktarlarda mevcuttur. Ürün, tek kullanımlık şırınga veya birden fazla şırınga içeren kutular halinde paketlenir. Sağlanan miktar, tek bir birimden 10 veya daha fazla birime kadar değişebilir.
Dermal dolguların kullanımı basit bir süreçtir, ancak her zaman nitelikli bir uzman tarafından yapılmalıdır. İşte nasıl çalıştığına dair bir genel bakış:
Konsültasyon:
Her dolgu tedavisi bir konsültasyon ile başlar. Nitelikli bir hekim, istenen sonuçları tartışacak ve hangi alanların tedavi edilmesi gerektiğini değerlendirecektir. Prosedürü, olası riskleri ve sonuçlardan ne beklemeniz gerektiğini açıklayacaktır.
Tedavi:
Tedavi genellikle yaklaşık bir saat sürer. Uzmana, cildi temizleyecek ve hedeflenen alanlara ince bir iğne ile dolgu enjekte edecektir. Rahatsızlığı en aza indirmek için uyuşturucu bir madde kullanabilir.
Sonrası Bakım:
Dolgu tedavisinden sonra çok az veya hiç dinlenme süresi yoktur, bu nedenle hastalar hemen normal aktivitelerine dönebilirler. Ancak, aşırı egzersiz, aşırı güneş veya ısıya maruz kalmaktan ve alkol tüketiminden 24 ile 48 saat boyunca kaçınmalıdırlar. Uzmana, sonuçları kontrol etmek için bir takip randevusu belirleyecektir.
Ürün güvenliği açısından, nitelikli ve deneyimli bir enjektör seçmek en önemli faktördür. Alıcılar, dolgu enjekte etme konusunda sertifikalar, eğitim ve uzmanlık kanıtı aramalıdır. Ayrıca, dermal dolgu üreten güvenilir firmalar, ürünlerinin güvenliğini kalite kontrol süreçleri kullanarak garanti eder. Dolgular, düzenleyici kuruluşlar tarafından onaylanır ve güvenlikleri ile etkinliklerini değerlendirmek için klinik denemeler yapılır. Ayrıca, dolgu tedavileriyle ilişkili olası riskler ve yan etkiler konusunda dikkatli olunması önemlidir; bunları nitelikli bir uygulayıcı açıklayabilir. Bu riskler, genellikle hızlı bir şekilde çözülmesi gereken şişlik, morarma ve enjekte edilen bölgelerde hassasiyet içerebilir. Hastalara, tıbbi geçmişin açıklanması ve tedavi beklentileri konusunda şeffaf olmanın önemini anlamaları sağlanmalıdır, bu da optimal güvenlik ve memnuniyet için gereklidir.
Dermal dolgular, cildi dolgunlaştıran enjekte edilebilir tedavilerdir. Ciltteki ince çizgileri ve kırışıklıkları doldurmak için kullanılırlar. Bazı ürünler, bu asidi içerdiğinden hyaluronik asit dolguları olarak adlandırılabilir. Göz altı dolguları, yüzün kaybolan hacmini yerine koymak için kullanılır. Kullanıcının daha genç görünmesini sağlayabilir. Dermal dolguların bazı işlevleri şu şekildedir:
Hyaluronik asit dolgularındaki ana madde hyaluronik asittir. Bu asit, vücudun ürettiği bir bileşiktir. Cildin pürüzsüz ve nemli kalmasına yardımcı olur. Dolgular içindeki diğer maddeler kolajen, kalsiyum veya yağ olabilir. Her dolgu, kalınlığına ve dokusuna göre farklılık gösterir. Bazı dolgular daha kalınken, diğerleri daha jel benzeri yapıdadır. Dolgunun kalınlığı, enjekte edildiği yere bağlı olacaktır. Daha kalın dolgular, yanaklar gibi daha fazla kemik yapısına sahip alanlarda kullanılır.
Dolgular genellikle belirli alanlara enjekte edilir. Bazı yaygın alanlar yanaklar, dudaklar, göz altları ve nazolabial çizgileridir. Bu çizgiler, burundan ağız köşelerine kadar uzanan çizgilerdir. Dolgular ayrıca çene hattını kontur yapmak ve boyun bantlarını yok etmek için de kullanılabilir.
S1. Dermal dolguların bazı riskleri nelerdir?
C1. Yaşanabilecek bazı riskler, enjekte edilen bölgede şişlik, morarma, kızarıklık ve kaşıntıdır. Nadir durumlarda, dolgunun bir kan damarına enjekte edilmesi halinde görme bozukluğu, inme veya cilt nekrozu gibi durumlar meydana gelebilir.
S2. Dermal dolguların uzun vadeli etkileri nelerdir?
C2. Dermal dolguların uzun vadeli etkileri, kullanılan türe bağlıdır. Hyaluronik asit dolguları 12 aya kadar sürebilirken, kolajen bazlı dolgular daha uzun süre dayanabilir. Bazı durumlarda, dolgular cilt altında kalıcı yumruların oluşmasına neden olabilir.
S3. Dolgular eridiğinde ne olur?
C3. Dermal dolgular eridiğinde, tedavi edilen alan yavaş yavaş tedavi öncesi görünümüne döner. Bu süreç genellikle birkaç ay içinde yavaş bir şekilde gerçekleşir. Birçok insan daha sonra sonuçları korumak için dolgu tedavisini tekrar yaptırmayı tercih eder.
S4. Dolgular kalıcı olabilir mi?
C4. Bazı dolgu türleri daha kalıcı bir etkiye sahip olabilir. Örneğin, kişinin yağından yapılan dolgular kalıcı sonuçlar verebilir. Ancak vücut sonunda bu maddeleri emebilir ve kişi daha fazla tedaviye ihtiyaç duyabilir.
S5. Dolgu sonrasında nelerden kaçınılmalıdır?
C5. Dolgu sonrası, sauna, buhar odası ve yoğun antrenman gibi aşırı ısılara neden olan aktivitelerden kaçınılmalıdır. Bu aktiviteler şişliği artırabilir ve sonuçları etkileyebilir. Ayrıca morarmaya neden olabilecek aspirin gibi ilaçların ve ağır alkol tüketiminin önlenmesi gerekmektedir.